Düzoba Yaylası Kumru denilince akla gelen ilk yayladır. Tertemiz havası, muhteşem doğası ile büyüleyici bir güzelliği sergilemektedir.

Düzoba Yaylası Bölgemizin en büyük kültür ve turizm şenliklerinden Geleneksel Düzoba Yayla Şenliklerine ev sahipliği yapmaktadır. Karadeniz Bölgesinin en kapsamlı kültür ve turizm şenliklerinden olma özelliği taşıyan Geleneksel Düzoba Yayla Şenliklerimiz her yıl Kumru Belediyesi öncülüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığı ve ilçemizin iş adamlarının sponsorluğunda coşku içerisinde büyük bir katılımla gerçekleştirilmektedir. Temmuz ayı içerisinde düzenlenen etkinlik yağlı güreş müsabakaları, çeşitli yarışmalar, gösteriler ve konser organizasyonları ile gerçekleştirilmektedir. Ayrıca kurulan stantlarda ilçemizin yöresel ürünleri de tanıtılmaktadır.

Ortaca Mahallemiz sınırlarında yer alan Ericek Yaylamız içerisinde barındırdığı çam ormanları ile ziyaretçilere büyüleyici bir güzellik sunmaktadır.

Çam ağaçlarının gölgesinde piknik yapmak ve yaban çileği tatmak için merkeze en yakın yayla olan Ericek Yaylasını ziyaret etmek yeterlidir.

Tertemiz havası ve gizemli atmosferi ile herkesi büyüleyen yaylada iki farklı efsaneye göre kan kırmızı renkte orman gülleri açmaktadır. Dünyanın birçok yerinde sarı ve mor renkte olan orman güllerinin sadece bu bölgede kırmızı renkte açması yaylaya gelen ziyaretçilerin de oldukça ilgisini çekmektedir.

Birinci efsaneye göre yaklaşık 2500 yıl önce bölgede yaşayan kırk kızın bir oyuncak altın bebek için yaptıkları kavga sonucunda burada birbirlerini katletmeleri sonrası bölgede orman gülleri kan kırmızı renkte açmaya başlamıştır. Diğer efsaneye göre ise Türklerin düşman topluluğu ile yaptığı bir savaş sırasında, düşman askerleri bu bölgeye gelerek erkeklerin hepsini öldürürler burada bulunan birbirinden güzel kırk kız, katliamdan kaçmayı başarırlar fakat fazla uzaklaşamazlar. Düşman askerlerinden kaçamayacaklarını anlayınca bugün Kırkkızlar diye bilinen yerdeki sarı orman güllerinin içerisine gelerek gizlenmeye çalışırlar. Bütün Türk erkeklerini öldürdükten sonra kızların kaçtığını fark eden düşman kumandanı izlerini takip ederek gizlendikleri yeri bulur. Askerlerine kızların etrafını kuşatmaları için emir verir. Bu fırsatı ganimet bilerek kızlara, vücutlarını askerlere teslim etmelerini söyler. Kızlar, bu duruma karşı koysalar da başa çıkamayacaklarını anlayınca düşman askerlerine teslim olmamak için taşıdıkları süngülerle birbirlerini öldürürler. Onların bu olayı yaşadıkları bu bölgede her yıl daire biçiminde ve kanlarının renginde orman gülleri açmaktadır. Bölgede yaşamış olan kırk kızların vefatı sonrası dünyanın her yerinde mor ve sarı olarak açan orman güllerinin kan kırmızı renkte açmaya başlaması oldukça ilginç karşılanmaktadır. Bölge bireysel ve grup halinde yapılan foto safariler için tercih edilir duruma gelmiştir.

DÜZOBA YAYLAMIZ SINIRLARI İÇERİSİNDE BULUNAN OBADIR.

GEZİLİP GÖRÜLMESİ YERLERDER BİRİSİDİR.

Kayabaşı Mahallemizde bulunan Pesgüden Şelalesi Elekçi ırmağından beslenmektedir.

Şelalenin yüksekliği: 7 m, genişliği: 2.5 m, dökülme alanı derinliği:3 m, çevresi: 50m’dir.

DUMAN MAHALLEMİZDE BULUNUNAN ŞELALE ; İRİLİ UFAKLI BİRDEN ÇOK ŞELALE BARINDIRMAKTADIR.

Elekçi Deresi, Canik Dağları'ndan doğar, Karadeniz'e dökülen akarsuyun tamamı Ordu ili topraklarında yer alır. Kumru ilçemiz kuzeyindeki yaylalardan doğar, şehir merkezinin ortasından geçer, GB-KD istikametinde akar, Fatsa şehir merkezinden Karadeniz'e ulaşır.

Çatılı Mahallemizde bulunan Döşekdibi Mesire ve Piknik Alanı C tipi mesire alanı konumundadır.

Esence, Kadıncık ve Küçükakçakese Mahallelerimiz sınırları içerisinde bulunan Biçer Ormanında farklı türlerde ağaç ve endemik bitkiler yer almaktadır. Doğa tutkunlarının ilgi odağı olan orman, dört mevsim insanlara eşsiz güzellikler sunmaktadır.

Yeniergen Mahallemiz sınırları içerisinde bulunan Tepedağ Ormanında, sağladığı oksijen miktarı ile yaşam kaynağı olan kayın ağaçları yer almaktadır. İnsanlara sağlıklı bir hayat sunan orman, her mevsim farklı bir renge bürünerek ziyaretçilerine doyumsuz bir manzara sunmaktadır.

ÇATILI MAHALLEMİZDE BULUNMAKTADIR.

Samur Mahallemizde yığma yapım sistemi ile inşa edilen yapıda malzeme olarak; beden duvarlarında moloz taş, köşelerde, kat silmelerinde ve kapı pencere sövelerinde kesme taş kullanılmıştır. Yapı, girişte yer alan restorasyon tabelasına göre 1895 yılında inşa edilmiştir ve 2015 yılında restore edilmiştir. Çatısı kırma çatıdır ve kiremit ile kaplanmıştır. Caminin kuzeybatı köşesinde kare bir kaide üzerinde yükselen minaresi kesme taş ile yapılmıştır ve tek şerefelidir. Dört cephede de penceresi bulunmaktadır. Pencereler tek kanatlı olup ahşap malzemeli ve demir korkulukludur. Caminin güney cephesinde üst katta çok kollu yıldız biçiminde bir pencere yer almaktadır. Bu yıldız pencere daire biçiminde kesme taş ile çevrelenmiştir. Kuzey cephede yer alan çift kanatlı ahşap kapı ile harim kısmına girilmektedir. Kapı, kademeli ve yuvarlak kemerli söve ile çevrelenmiştir. Girişin hemen sağ tarafında yer alan L tipi bir merdiven ile kadınlar mahfiline çıkılmaktadır. Kadınlar mahfili harim kısmına düşen 6 ahşap dikme ile taşınmaktadır. U formlu kadınlar mahfili korkulukları sadedir. Girişin hemen karşısında yer alan mihrap nişi kesme taş ile çevrelenmiş ve niş içi boyanmıştır. Mihrap en dışta sade sütunçelerle sınırlanmıştır. İç kısımda beden duvarları sıvalıdır ve üzerinde herhangi bir işleme barındırmamaktadır. Mihrabın hemen bitişiğinde yer alan minber ahşap malzemelidir ve oldukça sadedir. Harimin doğu tarafında, duvara bitişik kesme taş ile oluşturulan vaaz mahfili ahşap malzeme ile çevrelenmiştir. Tavan içten düz görünmekte olup ahşap malzeme ile kaplanmıştır. Caminin batısında, Hicri 1301 (Miladi 1883/1884), 1324 (Miladi 1906/1907), 1328 (Miladi 1910/1911), 1328 (Miladi 1910/1911 ), 1330 (Miladi 1911/1912) tarihli kitabeleri olan 5 adet mezarın yer aldığı haziresi mevcuttur.

Şenyurt Mahallemizde yığma yapım sisteminde inşa edilen yapıda ahşap malzeme kullanılmıştır. Yapının inşasında kurtboğazı tekniği uygulanmıştır. Caminin minaresi bulunmamaktadır. Mezarlık alanında yer alan yapı, cami içerisinde yer alan bilgilendirme yazısına göre 1850 yılında yapılmıştır. Dört cephede yer alan ahşap pencereleri dikdörtgen formlu ve giyotin tarzdadır. Kuzey, doğu ve batı yönde yapı zemin katı içeri çekilmiş ve üst katın ve geniş saçağın altında yarı açık alan oluşturulmuştur. Kuzey yönde daha fazla geriye çekilerek erek yarı açık son cemaat yeri oluşturulmuştur. Bu alanın ön tarafı sonradan bir kademe daha ileri doğru genişletilmiş, sac malzeme ile sundurma yapılmış ve üç yanı beton malzemeli çitle çevrilmiştir. Geniş saçak ve sundurma ahşap dikmelerle desteklenmiştir. Harime giriş, kuzey cephede yer alan tek kanatlı ahşap kapı ile sağlanmaktadır. İç mekânda girişin batısında yer alan tek kollu merdiven ile kadınlar mahfiline çıkılmaktadır. Kadınlar mahfili harim kısmına düşen üç ahşap dikme ile taşınmaktadır. U formlu kadınlar mahfili korkulukları sade işlemelidir ve mihrabın tam karşısında köşk kısmı bulunmaktadır. Yenilenmiş olan mihrap, minber ve vaaz kürsüsü ahşap malzemeli ve sadedir. Caminin dışında olduğu gibi iç mekânda da tamamen ahşap malzeme kullanılmıştır.

Tümülüs, özel mülk olan bir bahçe içerisinde yer almaktadır. Sınırları bahçe duvarları ile çevrelenmiştir. Yol kotundan yaklaşık olarak 9 metre yüksekliktedir. 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan arazide doğal yeşil örtü oluşmuş etek kısımları daha çok çim ile kaplıdır. Yazılı kaynaklardan edinilen bilgiye göre, alanda antik yerleşime ait kiremit ve seramik parçalarına rastlanmıştır.